Karanlık maddenin gizemi çözülüyor: Evrenin keşfedilmemiş kapıları tek tek açılıyor

Karanlık Maddeyi Anlamak için Yeni Bir Yol: Merceğin İçine Yolculuk

Karanlık madde, doğrudan ışıkla etkileşime geçmez, bu nedenle görünmezdir. Ancak varlığını çevresindeki madde üzerindeki çekimsel etkilerinden biliyoruz. Örneğin, galaksilerin dönme hızlarını etkileyerek kendini gösterir. Buna rağmen, bazı doğrudan tespit deneyleri karanlık maddenin varlığına dair ipuçları aramaya devam ediyor.

Karanlık madde, kütleçekimsel merceklenme adı verilen bir etkiyle de görülebilir. Bu olayda, uzak bir galaksiden gelen ışık, başka bir galaksi veya karanlık madde gibi büyük bir kütleçekim alanından geçerken bükülür ve Dünya’daki gözlemcilere ulaşır. Bu, bir merceğin ışığı bükmesi ve odaklaması gibidir, ancak bu durumda bükülme uzay-zamanın dokusunda karanlık maddenin yarattığı etkiden kaynaklanır.

Kütleçekimsel merceklenme, uzak galaksilerden gelen ışığı odaklama yeteneği sayesinde bilim insanlarının evrenin ilk dönemlerine daha derinden bakmalarını sağlıyor. Evrende ne kadar derine bakarsak, zamanda da o kadar geçmişe gidiyoruz.

Hironao Miyatake liderliğindeki bir ekip, bu yöntemi kullanarak sadece arka plandaki galaksilere değil, karanlık maddeyi anlamak için merceğin kendisine odaklandı. Işık bir kaynaktan yayıldıkça mesafe arttıkça zayıflar, bu da erken evrenin galaksilerini ve karanlık maddeyi gözlemlemeyi zorlaştırır.

Miyatake ve ekibi, Kozmik Mikrodalga Arkaplanı’nı (CMB) kullanarak bu engeli aştı. CMB, Büyük Patlama’dan kısa süre sonra ortaya çıkan ve evrenin ilk ışığı olarak kabul edilen radyasyondur. Ekip, bu ışığı kullanarak erken evrenin karanlık madde yapısını daha iyi anlama yolunda önemli bir adım attı.