En ölümcülünün kökeni keşfedildi: Bilim insanlarından hayat kurtaracak adım

En ölümcülünün kökeni keşfedildi: Bilim insanlarından hayat kurtaracak adım
Yayınlama: 22.10.2024
2
A+
A-

Yumurtalık Kanseri’nin Ölümcül Türünün Kökeni Keşfedildi

Fareler üzerinde yapılan araştırmada, bilim insanları yumurtalık kanserinin en ölümcül türü olan yüksek dereceli seröz yumurtalık karsinomasına (HGSOC) neden olan hücreleri belirledi. Bu hücrelerin fallop tüplerinde bulunması, insanlarda da bu hücrelerin var olması durumunda HGSOC’nin erken teşhis edilebileceğini gösteriyor.

Fallop Tüpleri Kanserin Kaynağı Olabilir Mi?

Yaklaşık on yıl önce yapılan araştırmalar, yumurtalık kanserinin yumurtalıklardan değil fallop tüplerinden kaynaklanabileceğini öne sürmüştü. Son çalışmalar, fallop tüplerinin uçlarında yumurtalık tümörlerine genetik olarak bağlı lezyonlar olduğunu ortaya çıkardı. Ancak bu lezyonların hangi hücrelerden kaynaklandığı bilinmiyordu.

Cornell Üniversitesi’nden patoloji profesörü Alexander Nikitin liderliğindeki bir ekip, özellikle HGSOC üzerinde çalıştı. Fareler üzerinde yaptıkları son araştırmada, kanser hücrelerinin kök hücrelerden değil, pre-silli adı verilen geçiş hücrelerinden kaynaklandığını keşfettiler. Bu hücreler, kök hücrelerden cilia adı verilen ince tüy benzeri yapılar oluşturarak gelişen hücrelerdir. Farelerin fallop tüplerindeki pre-silli hücreler, genetik mutasyonlar sonucu kanser gelişimine yatkın hale gelmişti.

Genetik Mutasyonlar ve Kanser

Araştırma, HGSOC ile ilişkili iki genetik mutasyonun pre-silli hücrelerde kansere yol açtığını gösterdi. Bu, fallop tüplerindeki cilia oluşumunun düzenlenmesi ile yumurtalık kanseri arasında bir bağlantı olduğunu öne sürüyor. Ayrıca, cilia oluşumu ile ilgili sorunların pankreas kanseriyle de bağlantılı olduğu biliniyor.

Yeni Umutlar ve Gelecek Araştırmalar

Bu keşif, yumurtalık kanseri için yeni tedavi ve tanı yolları sunabilir. İnsanlarda benzer hücrelerin belirlenmesi, erken evrelerde tanı ve daha etkili tedaviler anlamına gelebilir. Nikitin, “Sadece kanserin başladığı hücreleri bulmakla kalmadık, aynı zamanda yeni terapötik ve tanı araçlarının geliştirilmesi için kullanılabilecek mekanizmalar keşfettik” diyor.

HGSOC genellikle hiç belirti vermeden ilerler ve vakaların yaklaşık %80’i ileri evrelerde teşhis edilir. Bu, tedavi seçeneklerini sınırlar ve hastaların yaşam süresini kısaltır. Nikitin ve ekibinin bulguları, hastalığın erken evrelerde teşhis edilmesinin hastaların yaşam şansını önemli ölçüde artırabileceğini gösteriyor.

Araştırma, yumurtalık kanseri tedavisi için yeni umutlar doğururken, daha fazla araştırmanın gerekli olduğunu gösteriyor. Bilim insanları, diğer genetik mutasyonların pre-silli hücreleri nasıl etkilediğini inceleyerek kanser oluşumunun altında yatan mekanizmaları daha iyi anlamaya çalışacaklar.

Nikitin ve ekibinin keşfi, yumurtalık kanseriyle mücadelede yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Gelecekte, bu araştırma kanser tedavisinde devrim niteliğinde yeni yöntemler geliştirilmesine yol açabilir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.